Türkiye’de yaşamamalarına rağmen birçok Türk’ün çekik gözlü olduğu dikkatinizi çekmiştir. Türkiye’de ise bunun aksine iri ve büyük gözler çoğunlukta.
Bizlerin çekik gözlü olmaması, âdeta bir genetik bilmece gibi karşımıza çıkıyor. Peki, atalarımız neden Orta Asya’nın rüzgârını saçlarında hissederken çekik gözlü olma konusunda bu kadar çekingen davranmışlar? İşte bu gizemli sorunun ardındaki bilimsel perdeleri aralama vakti geldi.
Türklerin Orta Asya’dan çıkarak farklı coğrafyalara yayılmasının ardındaki genetik ve fiziksel özellikleri anlamak, aslında büyük bir bilimsel keşif alanını aydınlatıyor.
Öncelikle Türk adının bir ırkı temsil etmediğini, âdeta geniş bir aileyi temsil ettiğini belirterek konuya giriş yapalım. Türkler, Oğuz ve Kıpçak olmak üzere iki ana grupta toplanır ve bu ayrım genellikle Doğu-Batı Türklüğü olarak da adlandırılır. Anadolu Türkleri de Oğuz Türkleri kategorisine girer ve bu grup, Orta Asya’nın Maveraünnehir bölgesine dayanır.
Diğer bir grup Kıpçak Türkleri arasında Kazaklar, Özbekler, Kırgızlar gibi Doğu Türkleri bulunur. Her ne kadar bu iki Türk grubu aynı kültürü ve dili paylaşsa da önemli genetik farklılıklar mevcut. Göktürklerin, Orta Asya’yı tamamen ele geçirmesinden sonra bu iki gruba tarih boyunca Türk adı verilmiştir.
Çekik göz genetiğinin neden Türklerde olmadığı bilim dünyasında hep bir gizem olarak kalmış durumda.
Genetik çeşitliliğin, Türk topluluklarının farklı coğrafyalara yayılması sürecinde nasıl şekillendiğini anlamak, bu sorunun cevabını bulmada önemlidir. Göçebe yaşam tarzı, farklı kültürlerle etkileşim ve yerel halklarla gerçekleşen evlilikler, Türklerin genetik yapısını zaman içinde çeşitlendirmiştir. Fakat bu, ikincil neden olarak düşünülüyor.
Oğuz Türkleri nüfusu, Selçukluların Kınık boyu tarafından gerçekleştirilen batıya göçlerle ve Moğol istilasıyla büyük ölçüde Maveraünnehir bölgesinde azaldı. Günümüzde de çoğunlukla Türkmenistan’da yaşıyorlar. Bu nedenle, bugün Orta Asya’da kalan Oğuz Türkleri çok azdır.
Oğuz ve Kıpçak Türkleri, aynı dil ve kültüre sahip olmalarına rağmen genetik olarak birbirlerinden ayrılırlar. Kıpçaklar, yüksek oranda çekik gözlüdür ve safkan değildirler. Çünkü zaman içinde Moğollarla ve Çinlilerle etkileşim içine girdiler. Oğuzların Maveraünnehir bölgesi, Asya steplerine benzemediği için Oğuzların genel olarak çekik gözlü olması da beklenmez.
Ancak günümüzdeki Anadolu Türkleri ile karşılaştırıldığında, biraz daha çekik gözlü olduklarını fark edebiliriz. Bu durumun ana sebebi de yüzyıllardır süren genetik etkileşimdir. Bu çeşitlilik, çekik gözlülüğün ortaya çıkma olasılığını düşük kılabilecek genetik kombinasyonları da içerebilir.
Genetik araştırmalar ve antropoloji; Türklerin, genetik kodlarında çekik gözlülükle ilgili genetik özellikleri taşıyıp taşımadıklarını anlayabilir.
Ancak bu durum; yalnızca genetik faktörlere değil, aynı zamanda kültürel etkileşimlere ve tarihsel süreçlere de odaklanmayı gerektiriyor. Bazı genetik çalışmalar, Türklerin genetik olarak çeşitli bir yapıya sahip olduklarını göstermiştir. Göçebe yaşam tarzları ve tarih boyunca farklı kavimlerle karşılaşmaları, Türklerin genetik çeşitliliğini artırmıştır.
Ancak bu çeşitliliğin çekik gözlülük ile doğrudan ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceği konusunda net bir sonuç çıkarmak zordur. Bugün ülkemizde bile insanların yarısından fazlası çekik göz genine sahip, fakat hiçbirimiz belki de dikkatli bakmadığımız için bunu göremiyoruz.
Çekik gözlülük genine baktığımızda da kompleks bir özellik olarak değerlendiriliyor. Yani birden fazla genin etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir özellik olması, bu konudaki araştırmaları karmaşıklaştırıyor. Bu genetik özellik, Türklerin genetik geçmişi üzerinde çalışan bilim insanları için hâlâ bir bulmaca olmaya devam ediyor.
Yaşanan göçler, çeşitli kültürel etkileşimler ve genetik kod faktörlerinin etkileşimi söz konusu olduğu için konuya tek bir açıklama getirmek zor.
Çekik gözlülük gibi özellikler genetik yapıdaki çoklu genlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkar ve bu genetik kombinasyonlar kompleks bir şekilde şekillenir. Ancak genetik ve fenotipik özelliklerin bu kadar karmaşık bir etkileşime sahip olması nedeniyle belirli bir genotipin belirli bir fenotipi neden ortaya çıkarmadığına dair kesin bir açıklama yapmak oldukça zordur.
Kırgızlar ve Türkmenler gibi Orta Asya kökenli topluluklarda da genetik çeşitlilik gözlemlenir. Bu topluluklarda, çekik gözlülük gibi ayırt edici özellikler bireyler arasında değişkenlik gösterebiliyor. Genetik özellikler üzerine yapılan araştırmalar da genelleyici olmaktan ziyade belirli alt grupları ele alır.
Yani genetik yapı ve fiziksel özellikler bireyler ve alt gruplar arasında farklılık gösterebiliyor. Dolayısıyla Kırgızlar ve Türkmenler gibi Orta Asya’da yaşayan topluluklarda da çekik gözlülük gibi özelliklerin bireyler arasında görülme olasılığı bulunabilir.
Günümüzde Oğuz Türkleri; Türkiye, Türkmenistan, İran ve Azerbaycan’da yaşıyor. Kıpçak Türkleri ise ülkemizde oldukça küçük bir azınlık. Her iki grup da aynı dil ve kültüre sahip olsa bile genetik farklılıkları yüksektir. Bu yüzden de biz Anadolu Türkleri, çekik gözlere sahip değiliz.